Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

"Paralel Evren" nedir?

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1"Paralel Evren" nedir? Empty "Paralel Evren" nedir? Çarş. Eyl. 09, 2009 8:22 pm

can0war

can0war
Scholars Araştırma Ekibi
Scholars Araştırma Ekibi

Paralel Evrenler Teorisi

Yaşadığınız
hayatta başrolü kim oynuyor… Kimi zaman kendi hayatınızda figüran gibi
hissediyor neden orada değil de burada? ya da niye ben demekten
alamıyoruz kendimizi. Seçimler başımıza gelecekleri belirliyor. Ya
ötekini seçseydim ne olurdu? düşüncesi yerli yersiz zihni meşgul
edebiliyor. Her karar verme anında çatallanan ve her yeni yönde
eşzamanlı ilerleyebilen bir başka siz düşünün.

Örneğin
bu satırları okumaktan şu anda cayan ve başka bir işe yönelen bir siz.
Bu durumda yaptıklarınız değişir çevrenizdekiler uzam ve zaman da size
göre yeniden tanımlanır. Bu bambaşka bir evren tanımına giriştir
değişen siz her yeni karar da başka bir küçük evreni inşa etmektedir.
Zamanın işleyiş yönünde belirginleşen koşutluk ayrıca bütün fizik
kuralları ile perçinlenerek işler. Gördüğümüz duyumsadığımız
algıladığımız yegâne büyük evrenin yanında hiç denenmemiş ama
izlenimleri bellekte yer eden ve yaşayan küçük evrenler. Ve biraz sonra
birbirinden bağımsız ama paralel devam eden bu sayısız evrenlerden
geçebildiğinizi hayata oradan devam edebildiğinizi düşünün.

Bazı dinler ve filozoflar tarafından sıkça tekrarlanan görülebilir
evrenin ötesinde başka evrenler olduğu savı insanlık için çok yeni bir
düşünce değil. Havası suyu kimyası fiziği başka kanunlarla perçinlenmiş
evrenler uzun zamandır anlatılıyor. Dinler ve öğretiler tarihi inanması
güç kurallarla inşa edilmiş evren çağrışımları ve tasvirleriyle dolu.
Cennetler Cehennemler Olympuslar Valhallalar ve benzeri alternatif
imgelerin yapı taşını bu dünyadakinden çok farklı maddeler oluşturuyor.

Paralel evrenler tanımı ilk kez Amerikalı fizikçi Hugh Everett
tarafından ortaya atıldı. Zaman içinde kuantum mekaniğinin ilginç çok
popüler ve bilimsel platformlarda çok tartışılan kuramlarından birisi
oldu. Kimi zaman bağımsız ve farklı hiçbir şekilde birbiriyle
etkileşime girmeyen çok sayıda evrenin varlığı öngörüldü. George Mason
Üniversitesinden Dr. Robin Hanson gibi bilim adamları ise paralel
evrenlerin aslında sanılanın aksine birbirlerinden bağımsız olmadığı
birbirleriyle etkileşimde olduğunu öne sürdü. Evrenlerin birbirleriyle
etkileşime geçtiği hallerde ise küçük evrenler parçalanıyor ya da
büyüğü tarafından yutuluyordu örneğin ısının aniden yükselmesi
sonucunda küçük evrenin yanması dinsel betimlemelerdeki kıyameti
çağrıştırıyordu.

Kuantum mekaniği bilim tarihinde çift yarık deneyi olarak bilinen
deneyde fotonun dalga mı yoksa parçacık mı olduğunu belirleyen şeyin
gözlemcinin bilinci olduğunu söyler. Bir olgunun potansiyel durumdan
işler hale gelmesi ve gerçekleşmesi katılımcının varlığı ile mümkün
olabilir. Sistemin fiziksel özelliklerinde herhangi bir değişim olmaz
değişim sadece bu özelliklerin potansiyellik ve güncelliğinde ortaya
çıkar.

Fizikçi Jack Sarfattiye göre gözlemcinin fikri birçok olguyu
açıklayabilir. Örneğin bir sıvı veya gazdaki parçacıklar durmadan ileri
geri hareket eder. Ona göre parçacıkların bir oraya bir buraya
çarpmasının asıl nedeni katılımcıların zihinsel etkinlikleridir.

Teorik fizikçi Roger Penrose insan bilincinin nesneleri nasıl etkilediğini şöyle açıklıyor
Her gözlemcinin bilinç durumu ikiye ayrılır kabul edildiğine göre her
bir gözlemci iki kez var olacak her var oluşunda farklı deneyimler
edinecektir Gerçekte yalnızca gözlemci değil içinde yaşadığı tüm evren
dünyayı her ölçmesinde en az iki parçaya ayrılır. Böyle bir parçalanma
yalnız gözlemcilerin ölçümleri nedeniyle değil genelde kuantum
olaylarının makroskopik büyümesi nedeniyle tekrar tekrar oluşur ve bu
şekilde oluşan evren dalları çılgınca dal budak salmaya başlar.

Birden çok olası evrenin öngörülen kümesi çoklu evrenler adlı bir
teoriyle ifade ediliyor. Çoklu evrenin yapısı her evrenin kendi doğası
ve birbirleri arasında kurulu çeşitli ilgiyle beliriyor.

Çoklu evren tanımı fizik felsefe kurgu ve kısmen bilim kurgu
alanlarında hipotezlerle ifade edilir. İlk defa William James
tarafından kullanılan terim bilimkurgu yazarı Michael Moorcock
tarafından yaygınlaştırıldı. Aynı tanım çoğu zaman alternatif evrenler
paralel dünyalar paralel evrenler biçiminde de kullanılıyor.

Max Tegmarka göre başka evrenlerin varlığı kozmolojik gözlemlerle
doğrudan ilişkili. Tegmark kozmik gözlemlerin sunduğu verilerin başka
evrenlerin varlığını çıkarsama ve tanımlamada biricik yardımcı olduğunu
söylüyor. Bugüne kadar girişilmiş bilimsel tanımlardan paralel evren
düzeyleri adını verdiği bir sınıflama oluşturuyor.

İlk düzey açık çokluevren adıyla anılıyor. Kozmik genişleme ve evrenin
sonsuza yönelimi bu düzeyde bağlayıcı varsayılan oluyor. Birebir
kopyanız sizden ancak Hubble hacimleri kadar ötede yer alabilir.

Andre Lindenin köpük kuramı ikinci düzeyi oluşturuyor. Bu kabulde
Kaotik genişlemede öteki canlı alanların başka fiziksel sabitleri boyut
ve parçacık tanımları olabileceği öngörülüyor. Bu düzey ayrıca
Wheelerın düzenleyici evren teorisini de kapsıyor.

Hugh Everett in sayısız dünyalar kabulü üçüncü düzeyde yer alıyor.
Kuantum mekaniği kuralları çerçevesinde tıpatıp benzeyen çoklu evrenler
farklı hallerde var olabiliyor. Kuantumun genel kurallarına sıkı sıkıya
bağlı bu kabul paralel evrenlerin en çelişik ifadesi olarak biliniyor.

Dördüncü düzeyde Tegmarkın mükemmel birlik kuramı yer alıyor. Öteki
matematiksel yapılar başka bir fiziksel kökten eşitlikler verir. Bir
bakıma matematiksel doğruluk fiziksel varlığın da delilidir. Bu durum
fiziksel alışkanlıkların gözden geçirilmesini gözlemcinin algısını
yeniden inşa etmesini zorunlu kılar. Stephen Hawkingin geliştirdiği
M-teorisi bu düzeyde yer alır. Tegmarka göre bu noktadan sonra beşinci
bir düzeyden bahsedilemez.

Her Şeyin Teorisiadıyla da bilinen evren kabulü M harfiyle (magic
mysterious mother) büyülü esrarengiz ya da her şeyin bütün teorilerin
anası olarak değerlendiriliyor. Hawking evrenin varlığını tek bir
formülle açıklayacak kuramının henüz tamamlanmadığını bunun belki de
ancak 21. yüzyılın sonuna doğru mümkün olabileceğini belirtiyor. Ancak
formül tamamlandığında da Tanrının evren formülüne ulaşmış olacaklarını
bu noktanın da insan aklının nihai zaferi olacağını vurguluyor.

M-Teorisine göre evren iki boyutlu branlarla kaplı. Bu branlar için
üçüncü boyut branların frizbi plakları gibi içinde oradan oraya
uçtukları ve hiç birbirlerine çarpmayacakları büyüklükte bir hiperuzay.
Hiper ölçekte Üç boyutlu kütlecikler hiç fark edilmeden dört boyutlu
bir uzaya dört boyutlu kütlecikler beş boyutlu bir uzaya giriyor.
Hawkinge göre Gözlemleyebildiğimiz evren belki de hiperuzayda süzülen
üç boyutlu bir brandan öte bir şey değil. Ve evrenimiz bu uzayın içinde
yalnız değil sürekli yeni evrenler yeni branlar doğuyor.

kuantum üremesi denen bu olayda Hawking kuantum oluşumunu kaynayan
sudaki hava kabarcığı oluşumuna benzetiyor. Bu kabarcıklardan bazıları
patlıyor bazıları da içinde bulunduğumuz evren gibi esneyerek
genişliyor.

Hawking sürekli bir üst boyuta geçen branlarla ilgili bu varsayımı
biraz daha somutlaştıran hologram örneğini veriyor: Hologramlar iki
boyutlu bir yüzeydir ama doğru açıdan bakıldığında üç boyutlu bir
nesnenin görüntüsü fark edilebilir. Hologram levhasını kırdığınız ve
parçalardan herhangi birini ışık altında incelediğiniz zaman içinde
kodlanmış olan üç boyutlu nesnenin yine tamamı görülebilir.

Diğer bir söyleyişle daha çok boyut içeren bilgiler daha düşük
boyuttaki bir yapının içine kodlanabilir. Öyleyse üç boyutlu dünyamızda
gerçekleşen her şey aslında daha yüksek boyutlu bir dünya tarafından
üretilmiş olabilir. Dahası paralel dünyaların yansımaları
gözlemlenebilir. Ve sürüp giden yaşam bu yansımaların sadece biridir.

Hawkingin kuramının kehanet ve telepati gibi metafizik olduğu sanılan
karanlık konuları da aydınlatacağı düşünülüyor. Tıpkı bir hologramda
iki boyutlu yüzeyin her noktasında kodlanmış olarak bulunan üç boyutlu
bilgilerin okunması gibi karanlıkta kalan birçok beceri açıklanabilecek.

Yaşamımız dünyalı olmayan yaratıklar tarafından oynanan bir oyun bizim
de eğlence için. Üretilmiş hologram oyuncular olduğumuzu söylemek
oldukça kolaycı bir yaklaşım. Bu yüzden neredeyse paralel evren
çağrışımlı bütün eserlerde böylesi bir gönderme şu ya da bu biçimde
yapılıyor. Kurgubilim başımıza gelecekleri yaklaşık olarak
öngörebilmesi gayet doğal… Ancak kitaplar filmler ve benzeri ürünler
geleceğin hangi yöntemlerle işlerlik kazanacağını önceden haber
verdiğinde her zamankinden şaşırtıcı olabiliyor. Bilim açıklayıcı
niteliğiyle geçmişin beslediği bütün efsaneleri mucizeleri ya da
karanlık noktaları birer birer anlaşılır kılmak aydınlatmak için
çalışıyor. İnsanlığın eriştiği nihai bilgi ki böyle bir sonuç varsa
filmlerdeki kadar fantastik olmayacağı muhakkak. Çünkü başımıza
geldiğinde her ne kadar kitapların fantasması olsa da bizim gerçeğimiz
olacak

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz